Geleceğin Şehirlerinde Verimlilik Çeşitleri

2021 hem toplumlar hem de şehirler için kritik bir yıl oldu. Pandemi bu yıl da yaşamın özünü etkilemeye devam etti. Özellikle belediyeler ve şehir planlamacıları Covid-19 gerçeği ile yüzleşmek zorunda kaldılar ve pandeminin uzun vadeli etkileri ile mücadele etmek için yeni yöntemlere yöneldiler.

Kamu Alanlarının Yeşil Planlaması

Artan nüfus, sınırlı kaynaklar ve iklim değişikliğinin artan etkisinin ardından şehirlerde yaşama tutunmakta zorluklar oluşmaya başladı.  Yeni dönemde şehirler, yeşil altyapısının daha yaşanılabilir alanlar için önem arz ettiği gerçeği ile yüz yüze.

Şehirler kötü hava koşullarından, biyolojik çeşitlilik kaybından ve sellerden zarar gördü. Daha çok ağaçlandırma ile bu sorunların önüne geçmeye çalışan belediyeler, geleceğe sürdürülebilir ve sağlıklı şehirler ile ulaşmayı planlıyor.

Şehirler genellikle ulaşım ve yüksek nüfustan dolayı binaları destekliyor fakat doğal alan eksikliğinin olumsuz etkileri beklentilerin üzerinde. Karbonsuzlaştırma çalışmaları yeni gündemlerden birisi. Düşük karbonlu bir şehir olmak, karbon emisyonlarını azaltmaya ve ekosistem esnekliğini sağlamaya yönelik ilk adımdır.

Yeşil kamu alanlarının içinde;

  • Singapur örneğinde olduğu gibi çok sayıda ağaç
  • Daha büyük ve daha geniş park alanları, doğaya dayalı çözümler
  • Araç öncelikli tasarlanmış park alanları yerine daha fazla bisiklet ve yürüyüş yolu.

Dakikalık Şehirler

Yeni mahalle yaklaşımlarında şehirler artık 15 dakikalık ulaşım periyotlarına göre düzenlenmeye çalışılıyor. Sürdürülebilir mahalleler artık ulaşım süreleri ile ölçülmekte. Özellikle bisiklet ve yürüme mesafesinde olan mahalle planlamaları ile daha yaşanılabilir şehirler oluşturuluyor.

15 dakikalık şehirlerin ilk geliştirme amaçlarından birisi araç kullanımını azaltıp karbon emisyonunu düşürmek. Merkezi olmayan her yerel mahalle, yaşamak ve çalışmak için tüm gereklilikleri yerine getirerek daha verimli bir yaşam sağlıyor.

Kısa mesafeli yaşam ve çalışma alanlarının oluşturması insanların şehirlerin içinde uzun mesafeler yol almasını engelleyerek “kompakt şehirler” oluşturulması hedefleniyor.

Şimdilik 20-30 dakikalık şehir planlamaları gündemde olsa da gelecekte bu sürenin 15 dakikaya düşeceği bekleniyor.

Akıllı Binalar ve Altyapılar

Atık su ve enerji kullanımının en doğru şekilde yönetilmesi hane halkından başlıyor. Son zamanlarda akıllarda olan soruların başında, akıllı bina ve altyapı yönetimlerine ilçeler düzeyinde bakabilir miyiz? Örneğin binadan elde edilen bir sıcak su başka bir binanın ihtiyacını karşılamak için kullanılabilir mi?

Akıllı binalar akıllı bir bölgenin oluşturulmasında önem arz ediyor. Akıllı binalar sürdürülebilir çevreye daha az zarar veren malzemelerle inşa edilmelerinin dışında, su ve kaynak paylaşımı açısından verimli olacaklardır.

2020 Mayıs ayında 28 büyük şehir Dünya Yeşil Bina Konseyinde aldıkları kararla sıfır karbon binalar üretmeyi hedef edinmişlerdir.

2050 yılına kadar tüm binaların malzeme ve kullanım şekillerinin sıfır karbon ilkesi inşa edilmesi hedefleniyor.

Şehir Geliştirmede Toplu Katılım

Şehirler artık insan merkezli olarak, insanların ihtiyaçlarına ve onların sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam ortamlarına göre tasarlanıyor.

Toplu katılım anlayışı şehirlerin belirli kurumlar ve düzenleyiciler tarafından geliştirilmesini değil, tüm vatandaşların birlikte hareket ederek mikro seviyede yapabilecekleri katkıyı yapmalarını sağlamaktır.

Şehirlerde insanların topluluk halinde hareket etmelerini ve bir araya gelmelerini sağlayan uygulamaların başında mobil uygulamalar, raporlama web siteleri, yardım etkinlikleri, yeni teknolojiler kilit bir rol oynuyor. Hatta bazı şehirler bu konuyu ileri taşıyarak şehirlerinde olan değişiklikleri anlık olarak kurumlara raporluyorlar.

 

Önümüzdeki 20 yıl içerisinde şehirlerin verimliliklerini sürdürülebilirlik doğrultusunda arttırmaları ve yaşanılabilir şehirler oluşturmalarına kesin gözüyle bakılıyor. 2050 yılına kadar bu misyonun tamamlanması ana hedef olarak belirlenmiştir.