Geleceğe Uzanan Bir Bakış: High Tech Mimari

1970’lerde modern mimarinin bir uzantısı olan  High Tech mimari, endüstriyel ve teknolojik gelişmeleri yapılara entegre etmeyi amaçlayan bir stil olarak ortaya çıktı. Kendinden önceki mimari akımlardan en büyük farkı tasarım ve inşa elementlerini görenlerin açıkça algılayabileceği şekilde kullanmak olan bu akımın arkasındaki en önemli motivasyon ise hızla değişen ve gelişen günümüz yaşantısına adapte olabilecek yapılar üretmek. Gelin bu sıra dışı mimari akımla ortaya çıkan eserlerden birkaçını beraber inceleyelim;

1. Renault Distribution Center (1982)

Birleşik Krallığı’n Swindon şehrinde yer alan bu yapı High Tech mimarinin en belirgin eserlerinden biri olarak görülüyor. Bu yapıda en dikkat şey ise açıkça görülebilen sarı çelik yapı kolonları.

 

2. Centre Pompidou (1977)

Mimarı Renzo Piano tarafından “Paris’in ortasına inmiş bir uzay gemisi” olarak tanımlanan bu sanat merkezi, Paris’in ikonik yapılarından biri olarak akıllarda yer ediniyor. Renkli kolonlarıyla henüz bitmemiş bir yapıyı andıran Centre Pompidou’nun şüphesiz en akılda kalan kısmı dış cephesinde bulunan transparan kaplı yürüyen merdivenleri.

3. Eden Projesi (2001)

Birbirine bağlı balon benzeri yapılardan oluşan bu projede her bir kubbe, içerisinde farklı habitatlar barındırıyor. Adapte olabilen ve dönüşebilen bir tasarımla ortaya çıkan bu yapılarda kullanılan malzemeler ise gerçek bir yüksek teknoloji ürünü olan ETFE.